
- Vuslat Çamkerten ile Söyleşi: “Anlatmak İstediğim Hikayeler Dilimi Belirler” - 4 Haziran 2022
- Beş Maddede Şehrin “Öteki” Yakası: Toz Bezi (2015) - 5 Mayıs 2021
- The Maltese Falcon (1941): Kötünün Aydınlık Tarafı - 4 Nisan 2021
- Nesimi Yetik ile Söyleşi: “Hep Kazanırsın Ey Çözümsüzlük” - 20 Ekim 2020
- Eylem Kaftan ile Kovan (2019) Filmi Üzerine Söyleşi: “İnsan Her Şeyden Önce Kendisine Yabancı” - 28 Eylül 2020
- Ceviz Ağacı (2020): Babanın Aynasında Kendini Görmek - 23 Ağustos 2020
- Kafanın Kafa Olmaya Devam Ettiği Sanat Pratiği: Masklar ve Çocuk Sanatı - 3 Temmuz 2020
- Ressam Beşir Bayar ile Söyleşi: “Her Dönem Kendi Sanat Dilini Oluşturur” - 12 Nisan 2020
- Kısa Film Önerisi: Karganın Aşınan Gagası (2019) - 25 Mart 2020
- Captain Fantastic (2016): Nike, Bir Zafer Tanrıçası Mıdır? - 9 Ocak 2020
Sinemanın mesai harcaması gereken önemli konuların başında gelen üretim ilişkileri, Fikret Reyhan’ın ilk uzun metrajlı filmi Sarı Sıcak ’ın (2017) ana meselesini oluşturuyor. Teknoloji çağında, sanayileşen bir şehirde hâlâ geleneksel yöntemlerle toprak işleyen, öte yandan tarımın aşılamayan sorunlarıyla da mücadele eden bir ailenin oğlu olan İbrahim (Aytaç Uşun), hikâyenin odak noktasında yer alıyor. Yirmili yaşlarındaki İbrahim, kendi hayallerinin dizginlerini eline almak isterken ummadığı engellerle karşılaşıyor. Filmin başında bir kaplumbağayı ters çevirmesi, filmdeki sessiz annenin tütsüler ve dualarla dahi kovamayacağı kötü talihi daha en başından çağırıyor ya da zaten hiç dağılmamış olan bulutlar, kaplumbağanın tepetaklak olmasıyla İbrahim’e ve ailesine daha çok gölge etmeye başlıyor.
Sert, “ağa” temsili baba Necip’in (Mehmet Özgür) tavırlarından ve baskısından nefes alamayan İbrahim, ilk sahnelerde tepkisini tarlaya zarar vererek gösterse de, komisyoncularla maddi sorunlar yaşayan, işçilerin maaşını ödeyemeyen, gittikçe batağa sürüklenen babanın çaresizliğiyle o da bir vicdan muhasebesine giriyor. İnisiyatif kullanarak aldığı kararlar daha kötü sonuçlar doğursa da bir oğul, aralarındaki çatışmayı göz ardı edip babasına yardım etmek için boyundan büyük çabalıyor. Nitekim İbrahim’in komisyoncuları devreden çıkararak ürünü daha kârlı satma çabaları, komisyoncu ve adamlarının birlik olup İbrahim’i dövmesiyle sonuçlanıyor. Geleneksel yapıyı temsil eden Necip Ağa, elinde tüfekle belirip İbrahim’i “sermayeyi tekelinde bulunduranların” elinden kurtarsa da, akşamında çıkışsız olduğunun farkında, yine hesap kitaba gömülüyor.
Yaşar Kemal’in, alın terinden başka güvençleri olmayan* köylünün toprakla sürüp giden mücadelesini aktardığı Sarı Sıcak romanıyla aynı ada sahip olan film, işçilerden ziyade sömürenleri ve onlarla mücadele eden İbrahim’i eşeliyor. Yaşar Kemal’in çakırdikenleri misali sipsivri ve değdiğini yakan İbrahim, son derece yalın ve kendi hâlinde yaratılmış bir karakterken, arka plandaki işçinin çilesi biraz silik bırakılıyor. Geleneksel toplumun da kendi içinde sömürenler ve sömürülenler olarak ayrıştığını gösteren Sarı Sıcak’ta gücü eline alan altındakini ezmek için adeta fırsat kolluyor.
Kendi çocukluğundan da Sarı Sıcak’ta izler bulmanın mümkün olduğunu söyleyen yönetmen Fikret Reyhan, üretim ilişkileri ve sermaye üzerine kafa yorduğu filminde evrensel bir derde parmak basmayı, sözcüklerini büyük harflerle yazılmış bir cümleye dönüştürmeyi başarıyor. Diyaloglara yaslanmayan anlatımdaki duruluk, Aytaç Uşun’un başarılı karakter oyunculuğu ise bu ilk filme ayrıca avantaj sağlıyor. Tehditler, boşa çıkan sözler, gerçekleşmeyen hayaller derken ekonomik açmazın da sorunların da içinden çıkılamıyor. Finalinde bu vurguyu yapan yönetmen, İbrahim’i aynı döngüye sürüklenmesi için tekrar serbest bırakıyor. İbrahim, göçmen bir ailenin sahip olduğu coğrafya kadar geniş bir kapanda debelenmeye, hayal kurmaya devam ediyor. Yönetmenin kendi çocukluğunda da aynı olan sistemin şu an da aynen sürmesi, filmi çözümsüz bitiriyor. İbrahim, bir tır şoförü olma hayali kursa da biliyor ki babasından kalan tarlayı ekip biçmeye, devran dönmedikçe aynı adamlarla ve sorunlarla mücadele etmeye devam edecek.
*Yaşar Kemal’in 1965 seçimlerinde yaptığı konuşmadan bir kesit.