Yürüyün, İster Dağların Üstünde İster Ormanın İçinde: Yürümenin Felsefesi

Tüm duyularımızın bir bütün olarak aynı anda çalıştığı tek eylemdir belki de yürümek. Yürürken istemsizce düşünür, duyar, görür, hisseder, koklar ve tadarız. Kışın bir tohum olarak hayallerimize ektiğimiz mutluluğu yürürken baharın güneşinde hisseder, içimize çektiğimiz havanın tadını bile farklı algılarız. Bu yüzden “yürümek spor değildir” diye başlar Frederic Gros, Yürümenin Felsefesi kitabına. Nihayetinde “Spor teknik, […]

Zaman San’atı ve Saatçi Eflâkî Dede

“Parmağıyla döndürür saati Eflâkî Dede Döndürür hem yandırır mîkâtı Eflâkî Dede” Keçecizâde Fuad Paşa [1] Eski ve inatçı saatlerin tamircisi olarak Ege yöresinde nam salmış dedem Saatçi Latif’in gölgesinde büyüdüğüm dönemlerde, zamanın izafiliğine ilk kez tanık olmuştum. Tüm saat tıkırtılarının arasında akreple yelkovanın bu kadar içli dışlı olduğu bir ortamın aksine sükût mekânın başmisafiri olurdu. […]

Beş Maddede Korku Krallığı Metropolis (1927)

Aydınlıkla Karanlık Arasında Sömürünün, makineleşmenin, sınıflar arasındaki çelişkinin vurgulandığı Metropolis (1927), döneminin en büyük bütçeli Alman filmi olmanın yanı sıra, Fritz Lang’ın dışavurumcu anlayışını mimari yapılar ve ışık kullanımıyla aktardığı ustalık eseridir. Aydınlıkla karanlık, ezenle ezilen, iyilikle kötülük arasında süren çatışmaların vurgulandığı filmde Lang, modern, küreselleşmenin aldatmacasını yıllar öncesinden gören bir korku krallığı yaratır. İnsanları […]