- Vuslat Çamkerten ile Söyleşi: “Anlatmak İstediğim Hikayeler Dilimi Belirler” - 4 Haziran 2022
- Beş Maddede Şehrin “Öteki” Yakası: Toz Bezi (2015) - 5 Mayıs 2021
- The Maltese Falcon (1941): Kötünün Aydınlık Tarafı - 4 Nisan 2021
- Nesimi Yetik ile Söyleşi: “Hep Kazanırsın Ey Çözümsüzlük” - 20 Ekim 2020
- Eylem Kaftan ile Kovan (2019) Filmi Üzerine Söyleşi: “İnsan Her Şeyden Önce Kendisine Yabancı” - 28 Eylül 2020
- Ceviz Ağacı (2020): Babanın Aynasında Kendini Görmek - 23 Ağustos 2020
- Kafanın Kafa Olmaya Devam Ettiği Sanat Pratiği: Masklar ve Çocuk Sanatı - 3 Temmuz 2020
- Ressam Beşir Bayar ile Söyleşi: “Her Dönem Kendi Sanat Dilini Oluşturur” - 12 Nisan 2020
- Kısa Film Önerisi: Karganın Aşınan Gagası (2019) - 25 Mart 2020
- Captain Fantastic (2016): Nike, Bir Zafer Tanrıçası Mıdır? - 9 Ocak 2020
Zula, Semaver Kumpanya, Şişli Belediyesi ve Nazım Hikmet Kültür Merkezi prova mekânı desteği ve Hiç Bar’ın yapım sponsorluğu ile ikinci oyununa hazırlanıyor. Sütten Kesilmek, erkekliğin suç hâllerini, insanlık ihlallerini, alegorik, hem sert hem çocuksu bir tarafla inceliyor. Oyun Aziz Er’in Nadja-Andre Breton Olmak ile başlattığı “erkeklik” üçlemesinin ikinci ayağı. İlk oyunda solo performansıyla gördüğümüz Furkan Yazıcı bu defa rejide. Oyuncu ise Taylan Meydan. Yapımın özgün müzikleri Saturn Bar grubuna ait.
Nadja-Andre Breton Olmak, gerçeküstücü şair Andre Breton’un Sigmund Freud ile ilişkisini, militer düzen, erkeklik ve hiyerarşi gibi kavramlar etrafında inceliyordu. Bu defa ana tema teşhircilik ve anlatı, bir anne oğul hikâyesi üzerinden kuruluyor.
Sütten Kesilmek erkekliği aile yaşantısından ve geçmişten sebep sorunsallaştırıyor. Bu anlamda karakterin, Teşhirci’nin kodları geçmiş yaşantısında saklı. Oyunun toplumsala, bugüne dair bir eleştiri olduğunu söyleyebilir miyiz?
Aziz ER: Oyunun eleştirisi sadece bugünle ilgili değil. Daha genel ve çok daha eski. Önce avlanma kültürüyle beraber cinsiyet rolleri oluşuyor sonra aile dediğimiz kurumun temelleri atılıyor. Ve aileler düzenli olarak erkeklik üretmeye başlıyorlar. Yirminci yüzyıldan itibaren ise “erkeklik” değişen sosyal koşullar ve ekonomik gelişmelerle beraber, başka tür bir iktidara taşınıyor. Kendine yeni güç alanları buluyor. Fakat bu alan bazı erkekler için sınırsız bir özgürlük oluyorken bazı erkeklere ağır geliyor ve onları içten içe öldürüyor. Ancak bu iki durum da oldukça sorunlu. Erkeklik beslenip tatmin edildiğinde de suça meyil ediyor, edilmediğinde de. Hem kadına hem de erkeğe zarar veren bir çeşit virüs gibi dünyada dolaşıyor erkeklik. Ancak oyunda erkekliği sadece toplumsal bir mesele gibi görmeyip erkeğin de ne olduğunu anlamaya çalıştım diyebilirim. Yani “oyunun eleştirisi eski” derken bireysel olarak anne karnına kadar giden bir arayıştan bahsediyorum.
“Film izlerken ya da kitap okurken nedensiz kötülükler ve nedensiz intikamlardan etkilenmeyiz.”
Teşhirci, annesi ile bu tür bir “oyun”, yakınlaşma içinde olmasaydı ancak yine de teşhirci olsaydı? Bunu aslında genel bir çerçevede soruyorum. Seri katil hikâyelerinden örnek vereyim, bir çocukluk, aile travması ya da yaşanılan çarpıcı, dönüştürücü bir olay vardır. Hatta kimi zaman bu nedensellik, karakterin ve hikâyenin güçlü olmasının olmazsa olmazına dönüşür Bir seri katilin ya da teşhircinin eylemi ille de bir nedene mi dayanmalıdır?
A.E: Oyunu yazarken en çok zorlandığım konulardan biri buydu. Yaklaşık iki buçuk yıla yayılan bir süreçte dergi ve gazetelerden haberler topladım. Örnekler inceledim. Ancak kuramsal olarak birebir teşhircilik üzerine yapılmış bir araştırma bulamadım. Cinsel suçlular ve onlarla yapılan röportajlara baktığımızda, tecavüzcüler üzerine yapılan araştırmaların daha yoğun olduğunu görüyoruz. Az sayıdaki teşhirci incelemelerinin kesin bir sonuca varamadığını biliyorum. Ancak teşhircilik genel olarak yetersiz öğrenmeden kaynaklanıyor diyebiliriz. Bunun içinde de pek çok farklı yaşanmışlık olabilir. Soruya kurmaca açısından değerlendirecek olursam cevabım “elbette” olur. Film izlerken ya da kitap okurken nedensiz kötülükler ve nedensiz intikamlardan etkilenmeyiz. O en kötüye yapılan haksızlığı ya da kötülüğü bilmek bizi hikâyenin konusu neyse, onun üzerinde düşünmeye sevk eder. Tabii bu kötü karakter Tom ve Jerry’nin Tom’u değilse…
Nadja-Andre Breton Olmak’ta Furkan Yazıcı’nın tek kişilik performansını izlemiştik, Sütten Kesilmek’te ise Taylan Meydan’ı göreceğiz. Oyunun yazarı Aziz Er oyuna ilişkin notlarında oyunun birden çok kişiyle de sahnelenmeye açık olduğunu belirtmiş, bu anlamda yönetmen ve oyuncuya açık bir alan tanınmış. Zula’nın bir kez daha tek kişilik bir oyun tercih etme sebebi neydi?
F.Y: Özellikle tek kişilik bir oyun sahneleme amacı gütmeden yeni sezon için planlamaya girdiğimizde Aziz’in üçlemesine devam edip onu bitirme isteğimizi gördük. Bu aslında Zula’nın her dönem için keskin olarak belirlenmiş temalar üzerine tiyatro prodüksiyonları, performanslar ve ilişkili sergiler üretmek gibi bir yaratım yolculuğunda olmasından kaynaklanabilir. Bizim için yaptığımız işin literatürdeki yerinden ya da biçiminden çok söylediği söz ve dönemdeki yeri önemli. Dolayısıyla bu projeye başlangıcımız bu minvalde oluştu ve Aziz’in eseri yönetmen olarak bana ne hissettiriyorsa biçimi o şekilde oluşturdum. Bu bir monolog olduğu için sadece monoloğun sahibinin sahnede olması, sunacağım hikâye, mekân ve atmosfer sebebiyle benim için yeterliydi. O mekânda başka insanlara gerek yoktu.
İkinci kez erkekliği ele alan bir oyun sahneliyorsunuz. Ancak burada erkeklik “kadını dışarıdan, erkeği içeriden öldüren” bir hastalık şeklinde tarif buluyor. Bir erkeğin gözünden erkeklik nedir?
F.Y: Aslında bu soruya hâlâ bir cevap bulma yolundayız. Hem biz hem toplumumuz. Bir cevap bulamadığımız için işlerimizde hâlâ araştırma konumuz olabiliyor.
İlk oyundan bu yana aldığınız tepkiler ve süreç nasıldı? Biraz bahseder misiniz?
F.Y: Nadja, Zula için ilk adımdı. İlk adımımızda olabildiğince güçlü ve kalabalık bir şekilde emeklemekten yürümeye geçtiğimizi düşünüyorum. Geçtiğimiz sezon ben birkaç proje için yurt dışında olduğum için bir ara verdik. Buna rağmen İstanbul’un ve ülkemizin tiyatrosunun kalbine yavaşça girmeyi başardık. Bu sezon İstanbul’da ve geçtiğimiz sezon turne yaptığımız şehirlerde oluşan küçük seyirci kitlemizi hissedebiliyoruz. Sahnelerini bize açan tiyatroların bizi tanıyor olması, yola güçlü devam etmemizi sağlıyor. Beklenen oyuna gelen tepkiler işlerimizin bir dilinin oluştuğunu gösteriyor ki bu da Zula’yı mutlu ediyor.
Bir oyuncunun hatırlama ve unutma jestiyle yazılmış, parçalı ve atlamalı anlatıma sahip bir oyuna hazırlanma süreci nasıldır? Hangi yöntemler yardım eder?
F.Y: Yönetmen olarak oyuncuya önce tamamen hikâyesi ile birlikte yaşayan bir oyuncu olarak provada olmasını önerdim. Bunu başarınca peşinden kendisini silmeye başladı ve doğal olarak hatırlayanın ya da eyleyenin o olmadığını bilincinde tutarak devam etti. Hatırlamak da oyuncunun kendi karakterine özgü bir eylem olduğu için önemli olanın “kendini silmek” olduğunu gördük. Sonrasında her şey kendiliğinden yapılabilir ki öyle de oldu.
Taylan Meydan: Oyuncu kişisi olarak önce oluşturmak istediğimiz dünyayı kabul etmek zorundayız. Bu kabulleniş bize o durumda kalan adam/kadın kişisinin tepki ve etkilerini verecektir zaten. Devamında ise ne anlattığının bir önemi kalmayacaktır. Zaten o durumda olan birinin -yazarın görevinin o durumun cümlelerini de yaratmak olduğunu düşünürsek- cümlelerini yahut hikâyesini duyuyor olacağız. Bu bağlamda durumu kabullenmek, bize anlatmak istediğimizi verecektir.
Bu oyunda neyi arıyor ve deniyor Zula?
F.Y: Bir şeyi özellikle arayıp bulmak niyetinde değiliz fakat her zaman deneme üstündeyiz. Arananı belirlemekten ziyade yolda denerken yaratılıp bulunan bize daha hakiki ve değerli geliyor. Yine de bu projede bir önceki yapımda olduğu gibi temelde bir fiziksel tiyatro sunumu oluşturma amacı gütmeden, oyuncuyu fiziksel tekniklerle sahnede var ederek postmodern bir sahneleme oluşturmaya çalıştım. Süpervizörümüz Ahmet Melih Yılmaz’ın dokusu da bizi daha zengin bir çalışma yelpazesine itti. Çok daha fazla sağlama yaparak ilerledik. Emeği, yaratıcılığı ve yanımızda yürüdüğü için kendisine çok teşekkür ederim.
Yine sahnede birtakım objeler, sahneleme ve izleme anlamında yenilikler görecek miyiz?
F.Y: Aslında evet, Nadja’daki gibi bu oyunda da birtakım objeler var. Önceden belirlenmiş olmamasına rağmen her oyunumuzda seyirci karşısına çeşitli simgesel objelerle çıkıyoruz. Bunun dışında sahneleme ve izleme açısından da yenilikler denemeye çalıştık.
Oyun ne zaman izleyiciyle buluşacak?
F.Y: Sütten Kesilmek 1 Kasım Cuma günü 20.30’da Kadıköy’ün popüler sahnesi Kadıköy Theatron’da prömiyer yapacak. Ardından bir prömiyer kokteyli gerçekleşecek. Daha sonra Zula Sezon Açılış Partisi ve Saturn Bar konseri için Kadıköy Hiç Bar’da olacağız. 23.00’daki sezon açılış partimizde Zula’ya bağış yapmak isteyen sanatseverler küçük bir bilet ücreti ile bize katkı sağlayabilir. Partide oyunumuzun müziklerini yapan Saturn Bar ekibi performans sergileyecek. Aynı zamanda bu sezon Zula’ya destek vermeye başlayan Hiç Bar’ın da sürprizleri olacak. Buradan Hiç Bar’a ve Bülent Ayaz’a da destekleri ve sürprizleri için teşekkür etmiş olalım.
8, 21, 29 Kasım tarihlerinde ise Sütten Kesilmek yine Kadıköy Theatron’da olacak. Aralık ayında İzmir, Bursa ve Eskişehir turnesi yapılacak, yılbaşından sonra Avrupa’da birkaç festivalde ve turnede olacağız. Oyun programımız sosyal medya hesaplarımızdan ve web sitemizden takip edilebilir.
Bu sezon Zula’nın başka projesi olacak mı?
F.Y: Sahne tasarımcımız ile moda üzerine bir podyum performansı oluşturmayı planlıyoruz. Bunun dışında Karaköy’de bir okuma tiyatrosu ve Moda’da bir galeride video art gösterileri düzenleyeceğiz. Sezon sonunda çalışmalarımız yetişirse Aziz Er’in son yazdığı oyun Konuş Alfonso sürpriz ve güçlü bir kadro ile Zula Performance’ın üçüncü yapımı olacak.
Sütten Kesilmek oyununun biletlerine nasıl ulaşabiliriz?
Sahne gişelerinden, Biletix veya tiyatrolar.com platformundan online olarak ulaşılabilir. Ayrıca anlaşmalı cafe ve barlarda oyunumuzun broşürüne denk gelen seyircilerimiz bizden indirimli bilet kazanıyor. Gişeden ya da internetten bilet alan seyircimiz biletleri ile gittiklerinde, bu mekanlardaki alışverişlerinde oyuna dair sorulara doğru cevap vererek yine indirim kazanacaklar. Mekânları Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz. Kadıköy’de Küff şubeleri, Gravitiy, FF Coffe ve Hiç Bar, Karaköy’de ise Culisse Cafe bazı anlaşmalı mekânlarımızdan.
Sohbet için teşekkür ederiz. Prömiyerde görüşmek üzere.