
- Ekin Can Göksoy’un Kısa Filmi “Müşterek Dostumuz” İçin Sanatçılardan Destek - 8 Temmuz 2021
- Tom of Finland: Bastırılmış Arzu, Başarısız Erkeklik - 6 Haziran 2021
- Mimari Bir Bakış: Atatürk Evleri - 18 Mayıs 2021
- Tarık Akan’ı Beyazperdede Seyrettiğimiz Son Film: Deli Deli Olma (2009) - 9 Nisan 2021
- Buñuel Sinemasına Dair Yeni Bir Kitap: Luis Buñuel Sinemasında Ölüm ve Erotizm Birliği - 22 Kasım 2020
- Chris Killip’in Fotoğrafları: İşçiler, Yoksulluk, Endüstriyel Düşüş - 18 Ekim 2020
- Eğlenceli, Tüylü, İlham Verici: Karadağ Kedi Müzesi - 31 Ekim 2019
- 38. İstanbul Film Festivali’nden Belgesel Önerileri - 8 Nisan 2019
- Bir Dijital Manipülatör: K. Cem Çelik - 15 Aralık 2018
- Netflix Türkiye’de İzleyebileceğiniz Birbirinden Orijinal 7 Anime - 2 Aralık 2018
Bu yıl 36’ncısı gerçekleşecek olan Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’na katılacaklara henüz okumadıkları, adına aşina olsalar da bir türlü okumaya fırsat bulamadıkları, onlarca kez okusalar da asla sıkılmadıkları kitaplardan oluşan bir öneri listesi hazırladık. Kitap fuarını gezerken aklınızın bir köşesinde olmaları, okurken sayfaların arasında kaybolmanız dileğiyle!
Vapurlara Küsmek (Türker Ayyıldız, Sel Yayıncılık)
Özne olamayan insanları hayatınıza sokan bir öykü kitabı olan Vapurlara Küsmek, hep aynı öyküleri okumaktan sıkılmış olanlar için oldukça özel bir yere sahip olacak. Hem insana hem insana dair olana eğilen, sözcükleriyle kurduğu kırgın, küskün, bezgin dünyalara çağırıyor. (Dilan Salkaya)
Zamanın İzinde (Enis Rıza Sakızlı, Ercan Kesal, Ayrıntı Yayınları)
Belgeselci Enis Rıza Sakızlı hocanın özel arşivinden oluşturulan fotoğraf seçkisini Ercan Kesal’ın yazılarıyla süslediği Zamanın İzinde Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan, evimizde durması gereken bir albüm. (Alpaslan Paşaoğlu)
Napoli Romanları (Elena Ferrante, Everest Yayınları)
Elena Ferrrante mahlasıyla yazdığı dört kitaptan oluşan Napoli Romanları ile tüm dünyanın dikkatini çeken gizemli İtalyan yazarın serisi kırk dokuz dile çevrildi. Şu sıralar HBO tarafından dizi hâline getirilen kitaplar iki kadının kıskançlık, hayranlık, rekabet ve sevgi dolu arkadaşlığını anlatıyor. (Hande Sönmez)
Karısını Şapka Sanan Adam (Oliver Sacks, Yapı Kredi Yayınları)
Tıp biliminin soğukluğundan sıyrılıp her hastasını bir vaka olarak değil, bir birey olarak değerlendiren idealist bir nöroloğun anılarını içeren bu sıra dışı eseri; hepimizden farklı algıları olan insanların hayatlarını gösteren bir pencere olarak da niteleyebiliriz. Bu vakalardan ilki, karısını şapkası ile karıştıran ve insanların yüzlerini değil, seslerini tanıyan başarılı bir akademisyenin ilginç yaşamı. (Damla Kotiloğlu Bötke)
Tehlikeli Oyunlar (Oğuz Atay, İletişim Yayınları)
Bir kişi Türkçe’nin ne kadar devasa bir düş gücü kurabileceğini anlamak istiyorsa mutlaka okumalıdır. (Abdülkadir Polat)
Mother Night (Kurt Vonnegut, Delta Trade Paperback)
Faust referanslarının benliğimizi dövmekten bıkmadığı bir eser. (Serhat Erman)
Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu (Haruki Murakami, Doğan Kitap)
Son dönemin popüler yazarlarından Haruki Murakami bu kitabında iç içe geçmiş iki farklı dünya sunuyor bizlere, dünyanın sonunu değişik şekillerde deneyimleyen iki farklı karakterin hikâyesini anlatıyor. Bilim kurgu ile fantastik öğeleri bir araya getiren bu roman hem düşündüren hem de keyif veren bir deneyim sunuyor. (Mustafa Koca)
Frida Kahlo Aşk ve Acı (Rauda Jamis, Everest Yayınları)
Bütün sıfatlarını bir kenara koyalım, Frida her şeyden önce bir ikon. Pek çok kişi kimliğini bilmeden çantalarının üzerinde taşıyor otoportre çizimlerini, yani onun suretini. Onun karakteri köklerinden, yaşadığı dönemden, doğup büyüdüğü topraklardan, başına gelen hazin ve hayatını bütünüyle değiştiren kazadan ve en çok da âşık olduğu Diego Rivera’dan etkileniyor. Biz de Frida Kahlo Aşk ve Acı ile onun yaşam öyküsüne, otoportrelerinin hikâyesine, 20. yüzyılın başında dünyada olan bitene ve bu kadını ressam, devrimci, feminist yapan tüm detaylara büyülü sözcüklerle dahil oluyoruz. (Gonca Gengönül)
Ah Bir Kedi Olsam (Buket Uzuner, Everest Yayınları)
Buket Uzuner’in on beş yılda tamamladığı, büyüklere anlattığı hikâyeleri bir kenara bırakıp bu sefer küçük Can’ın hayallerine çocuk okuyucularını ve içindeki çocuğu uyandırması için dürttüğü yetişkinleri ortak etmek istediği kitabı, herkesi sıcacık hikâyesiyle içine çekecek. (Dilan Salkaya)

Bozkır Kurdu (Hermann Hesse, Yapı Kredi Yayınları), Demian (Hermann Hesse, Can Yayınları), Siddhartha (Hermann Hesse, Can Yayınları)
Derler ki, geyikler soğuk havada birbirlerine sokulur ve nefesleriyle ısınırlarmış. Geyik muhabbeti tabiri, ötekinin sıcak nefesine muhtaç oluşu anlatan bu vakayı ima eder. Muhabbete gelinceye kadar komşu komşunun külüne muhtaç der kalabalık. Kalabalığın, sürünün hayatta tutan alışkanlıkları vardır. Fakat zamanın kimi duraklarında sürü dağılır. Yahut şöyle diyelim: Bir aradaymış gibi görünse de o alışkanlıklar hayatta tutma özelliğini yitirmiş, içleri boş birer putlara döner. Hermann Hesse böyle bir dönemde tarihin tanık olduğu en büyük put kırıcılardan birinin, Nietzsche’nin rehberliğinde yazar. Bozkır Kurdu, Siddhartha, Demian her birinin kahramanı putların alacakaranlığından, iyinin ve kötünün ötesine kendisine doğru bir yolculuğa çıkar. Sürünün dağıldığını fark eden veya sürüden ayrılma cesareti olan okurlar için Hesse keyifli bir eşlikçidir. (Vahdet İşsevenler)
Ermiş (Halil Cibran, Kaknüs Yayınları)
Bir hikâyeden daha çok aforizmalar topluluğu denilebilecek eser, 20. yüzyılın en çok satan kitaplarından biri aynı zamanda. Hayat ve onu oluşturan çeşitli öğeler hakkında farklı, düşündürücü ve ayrıksı saptamaları, evrensel olduğu kadar zamansız da. (Artun Bötke)
Ölü Canlar (Gogol, İş Bankası Kültür Yayınları)
19. yüzyıl Rusya’sını ve sınıflar arası soyut çizgileri resmeden bir Gogol başyapıtı. Varsıl yerleşik düzenin evrensel bir sinameki hâli ve bireyin bu varsılın çemberinde hayatta kalma çabası bu eserle gözümüze çalınıyor. (Alpaslan Paşaoğlu)
Bu Böyledir (Mustafa Kutlu, Dergah Yayınları)
Kutlu’nun tarifi lüzumsuz bize derttaş üslubuyla bir nevi ‘oyun ve eğlenceden ibaret olan Dünya’nın hikâyesidir. Sayfa sayısı az, her sayfayı idrak etmek için ikinci kez okumayı saymazsak. (Fatma Korkut)
Onca Yoksulluk Varken (Emile Ajar, Agora Kitaplığı)
Fransız Edebiyatı, Kuzey Afrika’dan, mesela Cezayir’deki savaştan, Faslı göçmenlerden vd. beslenmişse bambaşka bir lezzet ve zenginlik kazanıyor. Camus, Vian, Koltes gibi isimlerin öne çıkan kitaplarına bakın, hakeza futbolu da böyle kazandı. Zidane önderliğindeki “devşirme” oyunculardan kurulu milli takımları Dünya ve Avrupa Kupası almıştı. Ajar’ın anlatım tarzı ise kupalara layık. Hikâye harika değil, yer yer sıkıcı ve tekrarlarla dolu fakat anlatımı unutulmaz. Ormanlardan Hemen Önceki Gece’deki karakterin çocukluğunu hatırlatıyor. Bıçkın, sert, gerçekçi, naif… Pek mümkün gözükmeyen bir bileşim. Nasıl yapıldığını anlamak için kitap okunmalı. (Salihcan Sezer)
Göz Kırparken (Walter Murch, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları)
Bir film çekmeye karar verdiğiniz anda görüntüler kafanızda oluştuğunda bunların sıralanış biçimine de kafa yormanız gerekir. Öğrenilmesi gereken temel kurgu prensiplerini Walter Murch’ün Göz Kırparken kitabı son derece akılcı, hislerle ve referanslarını bilimden vererek aktarmaya çalışıyor. (Ömer Kılıç)

Hırsızın Günlüğü (Jean Genet, Ayrıntı Yayınları)
Toplum tarafından dışlanmışların, sözü bile geçmeyenlerin elçisinin şairane otobiyografik eseri. Kitap, pis kıyafetlerindeki bitlerden bahsederken bile bunu gerçekçi bir zarafetle sunabilen benzersiz bir yeraltı edebiyatı örneği. (Damla Kotiloğlu Bötke)
Küçük Arı (Chris Cleave, Pegasus Yayınları)
Küçük Arı’da Nijerya’da küçük bir kızın ve ailesinin maruz kaldığı kötü tutumlar ironik bir dille anlatılırken ve genel olarak sömürgecilik faaliyetleri eleştirilirken, bunların topluma yansımalarını da okuyoruz. (Ebru Bakım)
Çoluk Çocuk (Patti Smith, Domingo Yayınevi)
Patti Smith ve Robert Mapplethorne’nin gerçek hikâyesi. Altmışlı ve yetmişli yılların New York’unda, ‘‘sanatçı olmak’’ isteyen iki gencin bu dünyanın içinde beraber büyümelerini Patti Smith‘in samimi ve detaylı anlatımıyla dinliyoruz. Beat kuşağının kimilerince aşırılık olarak yorumlanan yaşantıları, cesaret, bağlılık ve aşkla kurulan hayallerin açlık ve sefalet gibi hayat savaşının en büyük silahlarıyla çatışması, farklı sanat dallarının kalıplaşmış tanımlardan uzak güzelliği ve dönemin sanat anlayışı ile bu anlayışı yaşatan insanlar, bu kitapla yeniden hayat buluyor. Çoluk Çocuk, her sayfası Jim Morrison, Andy Warhol, Janis Joplin, Bob Dylan, Frank Zappa gibi isimler ve mükemmel detaylarla dolu. (Yalın Özgencil)
Waldo Sen Neden Burada Değilsin? (İsmet Özel, Tiyo Yayınları)
Waldo Sen Neden Burada Değilsin?, İsmet Özel’in Henry Sen Neden Buradasın? serisinin devamı niteliğinde. Bütün taraflardan arî biçimde “dünyaya gelmek, bir saldırıya uğramaktır” diyen bu düşünsel kitabın içinde, herkesi kafa patlatmaya davet ediyorum. (Alpaslan Paşaoğlu)
Posta Kutusundaki Mızıka (A. Ali Ural, Şule Yayınları)
Mektup samimiyetinde denemeler. Her şeyi biliyormuşuz da unutmuşuz ve Ali Ural bize hatırlatmayı deniyor gibi. (Fatma Korkut)
Fear and Loathing in Vegas (Hunter Thompson, Random House Yayınevi)
Bazı filmler ne kadar kült olsa da kitabın gölgesinde kalmaktan kurtulamıyor. (Serhat Erman)
Otostopçunun Galaksi Rehberi (Douglas Adams, Alfa Yayınları)
Kültleşmiş bir komedi bilim kurgu eseri. Bir yol yapımı için yok edilmek üzere olan Dünya’dan yalnızca havlusuyla kaçan bir adamın hikâyesiyken aynı zamanda hayatın anlamını da okuyucusuna açıklıyor. (Damla Kotiloğlu Bötke)
Yüzüklerin Efendisi (J.R.R. Tolkien, Metis Yayınları)
Fantastik edebiyat diye başlı başına bir tür yaratan bu ünlü üçleme, hâlâ kendi türünün en iyi eseri. Kendine ait dilleri, lehçeleri, haritaları, tarihi, mitleri ve hatta balladları olan başlı başına bir dünyadan bahsediyoruz. (Artun Bötke)
Anne Kız, Harikasın (Elif Türkölmez, Çınar Yayınları)
Genç yazar Elif Türkölmez’in ilk kitabı Anne Kız, Harikasın klişelerin tuzağına düşmeyen orijinal hikâyelerle dolu, çok iyi yazılmış bir ilk kitap. Gerçekçi ve özgün yerli hikâye okumayı özleyenler özellikle kaçırmasın… (Hande Sönmez)
Kırmızı Pazartesi (Gabriel Garcia Marquez, Can Yayınları)
Ne kadar zaman geçerse geçsin asla önemini kaybetmeyen zamansız hikâyeler vardır. İşte Kırmızı Pazartesi de onlardan biri. İşleneceğini herkesin bildiği ama engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin hikâyesi. Toplum içinde yarattığımız sessizlik sarmallarını daha iyi anlatabilen başka bir öykü var mı? (Mustafa Koca)
Cehenneme Övgü (Gündüz Vassaf, İletişim Yayınları)
Bu kitabı okuduktan sonra fuardan dönerken bineceğiniz vesaitlere binmeden önceki, bindikten sonraki ve gelecek duraklarda aktarma sırasındaki ruh hâliniz hep aynı olacak. (Yalın Özgencil)
Charlie’nin Çikolata Fabrikası (Roald Dahl, Can Yayınları)
Dahl’ın klasikleşmiş eserine salt bir çocuk kitabı olarak bakmak haksızlık olur. Önyargı, açgözlülük, benmerkezcilik gibi insan ve insanlıkla ilgili konular hakkında düşünmeye sevk etmesiyle her yaştan okuyucunun ilgisini hak ediyor. (Artun Bötke)
Küçük Kara Balık (Samed Behrengi, Yitik Ülke Yayınları)
Yüzyıllar geçse de değeri azalmayacak bir başyapıt olan Küçük Kara Balık’ı, bir de Yitik Ülke Yayınları’ndan okuyun. Eda Alpaykut’un özgün suluboya desenleriyle renklenen eser, içindeki küçük bir kara balık ile hayatınızı değiştirmeyi bekliyor. (Dilan Salkaya)
Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz (Raymond Carver, Can Yayınları)
Büyük iddialar içermeden, misyon yüklenmeden, yormadan dokunuyor. Sıradan bir hikâyeyi bile yazar baktığı yerle özgünleştiriyor, özgürleştiriyor. Çok hoş, ince detaylar var. Çoğu öyküdeki parçalar, “Banyo” öyküsü bir şekilde benimle beraber yaşıyor. (Salihcan Sezer)
Böyle Buyurdu Zerdüşt (Friedrich Nietzsche, Oda Yayınları)
Bir nehrin kıyısındayım ve su taşlarla konuşurken her taştan başka bir ses çıkıyor, işte o sesler benim dağılan parçalarımdır. Böyle buyurdu hazret. (Abdülkadir Polat)
Bin Dokuz Yüz (Alessandro Baricco, Can Yayınları)
Çok akıcı bir anlatıma sahip olan ve değişik tasvirler barındıran eserde, konu itibari ile sıradan bir insanın bir hayli sıra dışı yaşam tarzı anlatılmaktadır. (Ebru Bakım)
Günlerin Köpüğü (Boris Vian, E Yayınları)
Yine prensesin (kadın karakterin) acılar çektiği bir modern masal. Duyguları, çarpıtılmış ve bu dünyaya ait olmayan betimlemelerle bizlere sunan yazar, okurken caz müziği iliklerinizde hissettiğiniz dramatik bir aşk öyküsünü anlatıyor. (Damla Kotiloğlu Bötke)
Kısa Film Yazmak (Pat Cooper, Ken Dancyger, Es Yayınları)
Film çekmek veya yazmak isteyenlere ilk tavsiyem izlemekten çok okumaları konusunda. Kısa Film Yazmak, senaryo anlamında okunması gereken, kısa filmin neden uzun metraj bir film gibi kurulamayacağını nedenlerle anlatan, okuyucuya ödevler vererek ilerleyen bir kitap. (Ömer Kılıç)