- Ikea Yol Ver: Dünya bir Mağaza Değildir - 26 Şubat 2020
- dip not* Cahit Zarifoğlu - 7 Haziran 2019
- 366. Günü Arayan Sagopa Kajmer - 2 Haziran 2019
- Müslüm (2018): Sen En Acı Duyguların Hâmisisin - 11 Aralık 2018
- Bir Terhisin Ertesi: Full Metal CEKET - 20 Eylül 2018
- Bu Hikâyede Sen Varsın: Zamanın Kanatları – 2 - 22 Haziran 2018
- Bu Hikâyede Sen Varsın: Zamanın Kanatları – 1 - 25 Mayıs 2018
- Yaşamak Umrumdadır: Açlığa Doymak (2012) - 26 Kasım 2017
- Diri Bir Sabahın Arkasına Saklanan Gece: Awakenings - 31 Ekim 2017
- Asghar Farhadi’nin Forushande’sine Yakılan Aforizma - 29 Eylül 2017
her şey saçma fakat hiçbir şey sarsıcı değil
çünkü herkes her şeyi kanıksamış*
….diri bir sabahın arkasına saklanarak yazıyorum. Heybetiyle bulutları gizleyen dağlara âşık bir sürü kelime güdüyorum içimden. Gece uslu uzuyor, müzik güzel. Yazı, notalar arasına girmiş sayıklama hâli. Sarsak bir kaçış. Ağrıyan bir dişi çekmek gibi ses tellerinin dinmesi içinden konuşmanın ve kendini tanıma aracı ve elbette hatırlama. Hatırladığım kadarıyla kendimle bir süre konuşma.
Bazı meseleler var ki onlar hep vardı. Şarjlarımızın bitmesiyle modumuzun düşmediği zamanlar gibi. Uzak ama yakın. Buradan uzanabiliriz. Kiminin çocukluğunda daha güzel olan her ne varsa işin içine girebilir. Mutluluk çocukluğa uzanan bir otobüs hattı. Uyarayım: güzel olan şey çocukluktur. Çok çocuklu ailelerde mutluluk boldur. Çocuk hissetmek! Çocukluk deliliğin meşru hâli. Zamanla büyümeyen şeyler de var insan ömründe. Doktor Sayer’in (Robin Williams) yeni bir tedavi geliştirme heyecanı. Heyecan. Kalp atış sayısının büyüdükçe azalması salt biyolojik bir mesele olmamalı. Sevdiğin insanların toplandığı bir yere giderken heyecanlanmak. Görmeyi çok arzuladığın biriyle konuşabilmek için. Leonard’ın (Robert De Niro) yediği en güzel yemek, her gün görmek isteyeceğin birini ilk kez gördüğün an. Dalından koparılmayı bekleyen bir heyecan. Fakat insan heyecandan utanabiliyor. Yaşayacağı hissi önceden biçimlendirdiği için belki. Leonard sen çok geç ve çok hızlı büyümesi gereken bir adamsın. Çaresizliğin otuz iki dişimizi birden üzecek olsa da. Trenler gitmek içindir. Zaman bitmek. İnsan anlatmak içindir, sevmek susmayı da kapsar.
Çocuktum. Saçlarımı taradığımda utangaç bir merak seziyordum ve bozuyordum taradıktan sonra. Beğeniyi biçimlendirmek tarzım değildi.
Musibet uzun sürer. Akıllı taklidi yapan bir deli demişti. Anlamak için arkadaş olmak gerek. Nasıl bir telefon kullandığını merak ediyorum. İçinden geçtiğimiz zamanların vazgeçilmez unsurları var. Sayarsak uzun. Bize zaman kazandırıp sanki hayatımızı kısaltan detaylar veya kısıtlayan ve ruhumuzu kaplamış geleceği yakınlaştırma merakı. Doğadan uzaklaşmak. İnsan doğasından. Bizzat insandan uzaklaşmak. Sevgisizlik insan hayatını bir musibete çeviriyor. Sorumluluk gerekir sevmek için. Sevmemişsen öldüğüne sevinebilirsin hayat arkadaşın bile olsa. İnanç gerekir. Mesleğini seven doktor sabaha karşı çıkıp, gelir. Fark etmek gerekir sevmek için. Bir anda kahve içesin gelir. Dünyada sadece iki kişi kalmış gibi herkesi unutup. Fedakârlık gerekir. Otuz yıl biriktirdiğin sevinci paylaşmayı kabul edersin.
Awakenings (1990), Robert de Niro (deha anlamındaki de’yi ben de ayrı tutuyorum) ve bazı hislenişler. Abartacaksak eğer sevmeyi abartmalıyız. Bulutlar da olur.
*Marshall Berman: “Katı olan her şey buharlaşıyor.”
zeki müren: yorgunum,
ahmet kaya: çocuklar gibi.