Cemalettin Seber ve Bizim Kapı Önü Hikâyelerimiz

Alpaslan Paşaoğlu Hakkında

Uzun zamandır konargöçer bir Egeli olarak İstanbul'da yaşamaktadır. Radikal, Fil'm Hafızası, Cineritüel, Havayolu 101 başta olmak üzere çeşitli mecralarda yazıları yayınlanmıştır. Ayrıca belgesel ve farklı kategorilerde senaryo çalışmaları bulunmaktadır.

Sunay Akın’ın anlatımıyla öğrendiğimiz bir hadisede, Darphane’de müdürlük vazifesinde olan Cemalettin Seber adında bir zattan bahsedilir. Olay, Seber’in görevi icabı bütün yolsuzlukları tespit edip rapor ederek tüm bu raporları Ankara’ya göndermesinden dolayı mükafat beklemesi fakat aksine dönemin bakanının kendisini teftişe çıkagelmesi ile vuku bulur. Karşılama esnasında bakan, zat-ı muhteremin elini dahi sıkmaz. Darphane koridorlarında teftişi boyunca gezerken tek sorduğu “Bu kapının arkasında ne var?” sorusudur. Seber’in kendisiyle muhatap olunmaması tüm bu vaziyetin üstüne eklenince, bakanın binadan çıkışı esnasında dayanamayıp ona şu sözleri yöneltir:

C.S: “Bir kapı var ki, onu size hiç açmayacağız!”

Bakan: “Hangi kapı, ne kapısı?”

C.S: “Gönlümüzün kapısı!”

Ve müdür Cemalettin Seber “devlet kapısı”ndan uzaklaştırılır. O, artık yarı zamanlı Cemalettin Seber’likten, tam zamanlı bir Cemal Süreya’ya dönüşür. Bize ise Cemal Süreya’nın zincirini boşa düşürüp araladığı şiirin kapısından içeriye bakmak kalır.

Bu ilhamla sizlere kendi çekmiş olduğum fotoğraflarımdan ufak da olsa bir kapı önü hikâyesi sunuyorum.

 

 

 

 

Bir cevap yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.