dip not* Cahit Zarifoğlu

Abdülkadir Polat Hakkında

1992 İstanbul doğumlu yazar, 2015 yılı Marmara Siyasal mezunudur. Edebiyat, sinema, felsefe, teoloji alanlarında düşünsel yazılar yazmaktadır.

“yaşamayı anlatı konusu yapamayız, yaşamaktan söz edemeyiz, onu ancak bünyemizde duyabiliriz.”

İsmet Özel/Waldo Sen Neden Burada Değilsin

küçük harflerle başlarız

sonda söyleyeceğimi en başta söylemeyeyim zira bu bilmediğim kelimeleri kullanmak kadar fiyakalı değil, süslü değil, olduğundan fazlası değil, gösterişli değil, kalabalık değil, ne hareketli ne durgun saatlerin alışkın ve sürdürülebilir tadında çevrilen mecburiyeti. bir insan var. kara sakalı ve gözleri. kapaklarını öyle yapmışlar ya, aklımdan geçenleri tazelerken gözlerimin önüne gelen ilk resim. sahuru yapmış imsak vaktini beklerken aklıma bir cümlesi geldi. eksik yerini tamamlamak için aklıma gelen kısmın, kitaba uzandım. Cahit Zarifoğlu.

beş yıl öncesine uzandım. altı. yedi. evet yedi yıl öncesine uzandım. uzun yıllar ne çabuk kısalmış. saçlarım iyice kıvrılmış. aklıma gelen kısmı bulmak istemeyerek karıştırdım sayfaları. sararmış biraz. sarı kapaklı. kara sakallı adamın kitabı. karşıma çıkan, kafamı bunaltılardan ayrıştıran, üniversite kantininde çay sırası beklerken aslında gençmişim, durakta beklerken yalnızca otobüsleri geçmemişim, yanlış yerlerde boşuna inmemişim, yağmur boşa yağmamış, derslerde dalıp gitmemişim, sayfaların arasında ellerimi resmedişim, kendime bakarak cümleleri tekrar edişim. konuşur gibi dilime tekrar, birkaç sene değil az evvelki bir müzikti, rüzgâr esti sadece, kulaklarım doldu yine seslerle, o seslerle yeniden tanışmışım, bedenimden taşınmış ayrı dünyalara misafir olmuşum, bir dünyaya sığamamış dünyalara susamış gibi gökyüzünde kaybolmuşum.

küçük harflerle yol alırız

bir yerlere geç kalmak hikâyeyi uzatmakla ilgili. birine geç kalmak, bir şehre, derse geç kalmak, baba sevgisine, anne ilgisine. insan, evini bulmak için harcadığı uğraşı ruhunun geri dönüşümü sayıyor. bu enerji anlatmakla yorulmuyor. herkes yazarak anlatmaz. konuşarak anlatmaz. susarak, giderek, bakarak. anlatmaz. bazıları anlatmaz. yaşar.

insanları tanımama yardımcı olmuş. sayfaları karıştırırken kafam hiç karışmıyor. cümleler kulaklarıma yapışık. gözlerimle ne gördümse, kalp atışlarımın kaydettiği heyecan taze. “yalnızlığın sıhhatli çalışmaları” boşa değil. miş. en az yazdığı kadar etkili altı çizili ve kalın anıları bir o kadar kalıcı. görece erken kalktığı misafirlikte gördükleri işlenmiş sayfalarında.

insanlarla alıp veremediklerimi tatlıya bağlamışım birtakım kelimelerin altını çizerek. konuşurken anlatamadıklarımı, sıranın bana gelmeyen düzenini cümlelere bağlamışım, düzeni yeniden kurmuş kendi içimde dünyayla tekrar barışmışım.

kitaplar kitapları doğuruyor. sonrasında çizilen izi burada yakmışım biraz. bir yerinde İsmet Özel milattan önceki hâliyle konuk olmuş kendisine, ödün vermemiş, ideallerini övgü ve maddi getirilere nasıl terk edemeyeceğini anlatmış. etkili olmak için çaba sarf etmemek, biçime yansıyor. yaptığı imlâ yanlışlıklarının özgürleştiriciliğine inanmış. ve benden sonra büyük küçük harf disiplinsizliği başlamış. ne güzel.

“kıyıda küçük kumluğun önündeki masada oturuyoruz,

henüz çay vakti değildir güneş devrilmek üzeredir

bir süre konuşmaya çalışmış elimizden en çok geldiği için aşağı yukarı içimizden gelen ama birbirimize iletemediğimiz her kelimenin yerine kullanabildiğimiz tebessümleri sarf etmiş ve susmuşuzdur”

*yaşamak

Bir cevap yazın