Lady Bird (2017): Hayat Boyu Büyüme Derdi Olanlara

Hande Sönmez Hakkında

Daha önce cnnturk.com, Milliyet Sanat, Fil'm Hafızası gibi yayınlarda yazıları yayınlanan Hande, son iki yıldır Akşam Gazetesi Pazar Eki'nde tiyatro, sinema, TV ve edebiyat yazıları kaleme almaktadır. RedBull.com için de çeşitli film listeleri hazırlayan Hande, sevdiği alanda üretmenin en büyük ilaç olduğuna inanır.

Tanrıya inanmıyorsun ama ailenin sana taktığı isimle mutlusun

Üniversitedeyken gittiği ilk partide tanıştığı çocuğa böyle diyor Lady Bird yani Christine. Ama meselemiz bundan çok daha önceye dayanıyor. Hadi pek kimselerin bilmediği Katolik Sacramento’ya gidelim çünkü bundan pişman olmayacağız.

Bu sene Oscar’da yarışan en iyi film adayları çok geniş bir yelpazeyi kapsamış olmak için özenle seçilmiş hissiyatını veriyor. Şüphesiz benim gibi hayat boyu “büyüme” derdi olanlar için Lady Bird (2017) bu seçkide yer alan en özel filmlerden biri.

Greta Gerwig yirmili yaşların sonu (Frances Ha, 2012) ve otuzlu yaşların başını (Mistress America, 2015) yaşayan kadınları beyazperdeye çok kez taşıdı ve kendine özgü anlatımıyla hatırı sayılır bir kitlenin beğenisini kazandı. Gerwig bu kez kendi gençliğine, yani 2000’lerin başına dönüyor ve bizi leziz, sürprizli bir gençlik filmiyle baş başa bırakıyor.

Yüzüne gözüne bulaştırarak seven anne

Kendisi için uygun gördüğü isim Lady Bird olan Christine (Saoirse Ronan), Katolik bir okula gitmekte, en yakın arkadaşı Julie ile sıradan ama eğlenceli günler geçirmektedir. Annesi ile sıklıkla didişmekte ve kendisini hareket hâlindeki arabadan atabilecek kadar bu didişmelerden sıkılmaktadır. Pek çok Türk annesini akla getiren “mükemmeliyetçiliği” ile Marion, kızına olan büyük sevgisini yüzüne gözüne bulaştırarak göstermektedir. Annesi için “yeterince iyi olmayan” kaç kişiyiz bilmiyorum ama morali bozulmasın isterken farkında olmadan kızının moralini daha çok bozan, üstüne titreyen ama korkusunu onu daha çok korkutarak gösteren Marion’u izlerken annemi izliyormuş gibi hissettim ve salondaki kahkahalara bakılırsa yalnız değildim.

Christine, her on yedi yaşındaki genç kız gibi biraz özenti, oldukça zeki ve sonunda kendi başına dert olan küçük yalanlar söylüyor ama bunların hiçbiri onu sevmemize engel değil. Çünkü itiraf etmek gerekirse pek çoğumuz on yedi yaşındayken Christine’den bile kötü haldeydik. O ise en azından affedici ve tüm eleştiri oklarına karşın özgüvenli. Galiba en önemlisi de bu.

Ayrıksı karakterler

Greta Gerwig’in her filminde olduğu gibi Lady Bird’de de her karakter ayrıksı özellikleriyle öne çıkıyor. Anne, en yakın arkadaş, baba, abi, ilk erkek arkadaş, marjinal erkek arkadaş derken hepsinin “orijinalliğini” izlemek büyük bir keyfe dönüşüyor. Hele ezber bozan peder ve rahibe, tam da ihtiyacımız olan ters köşeler. Gerwig kişi, kurum ve mesleklerin üzerine yapıştırılan etiketleri çıkarmada bir usta. Sıradan hayatların içindeki bu sıra dışılığı beyazperdeye tüm doğallığıyla yansıtmayı başarırken, doğru oyuncuları bulma konusunda da son derece isabetli olduğunu söylemek lazım. Diyalogları ise komedi için biçilmiş kaftan.

Büyüme hikâyelerini seven, annesi ile didişmelerini özleyen, lise yıllarına dönmek isteyen herkes Lady Bird’ü mutlaka izlesin. 2000’lerin başını Gerwig’in penceresinden izlemek çok ama çok keyifli. Hem film sonrası annenizi arayıp ona “İyi ki varsın,” demek için güzel bir fırsat.

 

Bir cevap yazın