- Parçalanma: Afrikalı Klanın “Beyaz Adam”la İmtihanı - 2 Ağustos 2020
- Tiyatronun Kalıplarına Sığmayan Bir Performans: Fısıltı ve Önemli Bir Gün - 31 Mayıs 2020
- Red Light Kışı: Şanslıysan Yaparsın - 20 Ocak 2020
- Eksileri ve Artılarıyla The End of The F***king World - 2 Ocak 2020
- Sorry We Missed You (2019): Seni Özlemiştik Ken Loach! - 24 Aralık 2019
- Yeni Kahramanlarımız: Fleabag ve Ozark’ın Beyaz Yakalı, İllegal Kadınları - 12 Ekim 2019
- Tarantino’dan “Sanat Filmi”: Once Upon a Time… in Hollywood (2019) - 14 Eylül 2019
- Mikro Kıyamet ya da “HBO’nun Ses Getiren Mini Dizisi”: Chernobyl - 8 Ağustos 2019
- Vice (2018): Dick Cheney Hakkında Olmayan Dick Cheney Biyografisi - 18 Haziran 2019
- Netflix’in Önlenemez Yükselişi - 17 Nisan 2019
Uzun süredir İthaki Yayınları Modern serisinden muhteşem güzellikte kitaplar yayımlanmakta; Chinua Achebe’nin Parçalanma kitabı da bunlardan biri. Parçalanma, ilk Hristiyan kolonicilerinin ortaya çıktığı dönemin biraz öncesini konu ediniyor.
Başkarakterimiz Okonkwo, köyün en yiğit, mert ve güçlü adamı. Köyünde tanınan ve sevilen biri. Öfkeli ve fevri; eşlerine karşıysa bir o kadar aşağılayıcı. Geleneklerine son derece bağlı olan Okonkwo’nun üç eşi var. Ona göre kadın olmak zayıflıkla eşdeğer, erkekse daima güçlü.
Uzun ve detaylı ilk bölümde Okonkwo’yu, ailesini ve klanı tanıyoruz. Eğer Afrikalı bir okuyucu değilseniz, bu bölüm size ilginç gelecek birçok detay barındırıyor. Achebe’nin titiz bir yazar olduğu, kabile yaşamını tüm gerçekliğiyle betimlemesindeki profesyonelliğinden anlaşılıyor. Kitapta ilerledikçe, doğan ikiz bebeklerin öldürülmesi gibi yaşamakta olduğumuz dünyaya barbarca gelebilecek ritüellerin ve geleneklerin aslında temel bir amaç için var olduğunu anlıyoruz: klanı bir arada tutabilmek. Gerekirse bu uğurda klandan zayıf olanları ayıklamak.
Okonkwo’nun en büyük korkusu ise zayıf olmak. O her zaman güçlü, çünkü bir erkek güçlü olmalı, zaafları olmamalıdır. Parçalanma, erk ve erkeklik meselesini Okonkwo üzerinden sık sık işlerken ortaya bir soru atıyor: Beyaz Adam’ın karşısında Okonkwo’nun “güçlü” kalabilmesi mümkün mü? İşte Achebe, okuyucuyu bu sorunun peşinde finale dek götürüyor.
Kitabın büyük bölümü Okonkwo ve ailesinin hikâyesi, karakterin çocukları ve eşleriyle ilişkisi, gündelik yaşamı, güreşteki zaferleri, kıtlık ve bolluk zamanlarındaki hâlleri üzerine kurulu. Hikâyenin köşe başını tutan önemli olaylardan biri, Okonkwo’nun kazara birini öldürüp sekiz yıl boyunca annesinin köyüne sürgüne gitmesi ve sürgün hayatı yaşaması oluyor. Beyaz Adam’ın gelişiyse hikâyeye yeni bir yön veriyor.
Beyaz Adam’ın Gelişi
Beyaz Adam henüz Afrika’ya varmadan efsanesi tüm klana yayılır. Beyaz Adam büyük bir klanı büyülerle yok eden, demirden bir ata (bisiklet) sahip, mistik ve hayali bir figür olarak çizilir. Efsanelerden öğrendiğimiz kadarıyla Beyaz Adam’a şiddet kullanarak direnmenin sonucu felaket olur. O yüzden klan kendini frenler.
Köye ilk gelen Keşişler işe kilise kurmakla başlasa da klan, Beyazların getirdiği bu yeni dine direnç gösterir. Dinin eşitlik, kurtuluş, yeme, içme, barınma vaatlerinin bir grubu cezbetmesi, Ortadoğu’da Hristiyanlığa önce en alt tabakanın katılmasını akla getirir. Ruhlarının yeni dine felaket getirmemesi, tüm dogmaların yıkılmasına ve klan içinde bir hezeyana yol açar.
Okonkwo tüm bu süreçte yeni dine sert tepki verilmesine karşın klanın yaşlıları kadar temkinlidir. Ta ki “sevgili oğlu” yeni dine katılana dek. Sürgünden dönen Okonkwo, annesinin köyünde gördüğü yeni dinin “yozlaştırıcı” etkisinden kurtulduğunu varsayarken kendi köyünde durumların daha beter olduğuyla yüzleşir. Beyazlar kiliseyi kurmuş, taraftar toplamış, kendi polis teşkilatlarını ve idari birimlerini oluşturmuştur. Okonkwo esas yıkımı, sadece inançlarının değil özgürlüklerinin de elinden alındığını anlayınca yaşar.
“Afrika Romanının Patriği” olarak tanınan Achebe, 1958’de Parçalanma’yı yayımladığında Afrika’da uluslar bağımsızlık sancıları çekmekteydi. Kitap büyük bir etki yaratarak yirmi milyon kopya sattı, elliden fazla dile çevrildi. Achebe bu eseri takip eden iki kitap daha yayımlayarak üçlemeyi tamamladı. Joseph Conrad’ı “fena bir ırkçı” olarak analiz eden dersler veren Achabe, 1990’da bir araba kazası sonrası kalan ömrünü belden aşağı felçli geçirdi.
Achebe, Parçalanma kitabında Beyazların Afrika’yı sömürgeleştirirken nasıl bir yol izlediğini gözler önüne serer. Önce din devreye girer. O dönemde din, size istediğiniz toplumu, daha da önemlisi istediğiniz hükümranlık hakkını sağlayan bir güç işlevi görür. Sonraki aşamada güvenlik ve adalet teşkilatı gelir. Neticede dizayn edilmek istenen düzen, bir şekilde tesis edilir. Sonrasındaki sürece değinmez Achebe, çünkü okuyucu yaşananları zaten bilir.
Kapak Fotoğrafı: Jimmy Nelson, https://www.jimmynelson.com/people/asaro