
- Savaşla Büyüyen Çocuklar: Svetlana Aleksiyeviç’in Son Tanıklar Kitabı - 27 Şubat 2019
- 72. Koğuş: Orhan Kemal’ce “İnsanlık” - 3 Eylül 2018
- Karanlığın Ortasındaki Kadın: Mata Hari ve Casus - 23 Nisan 2018
- Füruğ Ferruhzad: Bu Kadar Zor Mu Olmalı Kadın İçin Yaşamak? - 31 Ocak 2018
- Kadının Varoluş Meselesi: Virginia Woolf ve Kendine Ait Bir Oda - 22 Kasım 2017
- Sürreal Edebiyatın Kalbi Boris Vian - 16 Ekim 2017
- Haydi Abbas, Vakit Tamam: Orhan Veli, Cahit Sıtkı, Kemal Tahir - 6 Ağustos 2017
Edebiyatın hemen her döneminde ele alınan bir tema olan “insanlık”, Orhan Kemal’in 1952’de kaleme aldığı 72. Koğuş eserinde unuttuğumuz, belki de hiç tanımadığımız insanların “insanlığı” olarak anlatılmıştır. Açlığın, fakirliğin ve hapishane koşullarının bile kişinin içindeki insanlığı yok edemediğini göstermiştir bizlere.
Eseri oyun olarak sunan Orhan Kemal, hapishanenin en kötü koğuşunu birbirinden farklı karakterlerle anlatmıştır. Kimi kumarbaz kimi katil kimi ise hırsızdır. Oyunun bu denli çekici olması ise karakterlerdeki gerçeklikte saklıdır. 72. Koğuş’ta her gün duyduğumuz, şahit olduğumuz kötü olayların başrollerini Orhan Kemal sayesinde farklı açılardan gözlemleriz. Yazar, suçlu da olsa kişinin derinlerde bir yerlerde iyiliği barındırdığını, hakkı ve hakkaniyeti bildiğini, insanın her durumda “insan” olduğunu karakterlerine sindirmiştir.
Tüm Gerçekliğiyle Hapishane Hayatı
Orhan Kemal 72. Koğuş ile insanın deneyimlemeden nasıl bir yer olduğunu bilemeyeceği hapishaneyi ve hapishane hayatını tüm gerçekçiliği ile gözler önüne sermiştir. Verilen kuru ekmekler, mahkûmlar arasındaki çekişmeler, gardiyanların mahkûmlara ucuz bir eşya muamelesi yapması, bir koğuş dolusu patlamaya hazır insanın gündelik patırtısı, kışkırtmalar ve sevgiliye duyulan özlem. Her nerede olursa olsun insanın yüreğini burkan bir aşkı olduğunu, bunun dışında kalan diğer şeylerin boş olduğunu da oyunun sonunda yüreklerimizi burkarak anlatmıştır. Başkarakter Kaptan’ın kadın koğuşundaki Fatma’ya karşı aşkı ve bu aşk karşısında tüm ağırlığını, gücünü yerlere sermesi aşkın her zaman ve her mekânda var olduğunun, olacağının en güzel göstergesidir. Her ne kadar Kaptan’ın aşkı çıkar peşinde olan kimseler tarafından kullanılmış ve adeta bir verem gibi günbegün Kaptan’a zarar vermişse de uzaktan uzağa yaşanan bu aşk, nahif bir şekilde esere işlemiştir.

Edebiyatımızda hapishaneleri ele alan birçok kitap bulunur. Ancak 72. Koğuş’u okudukça demir bir parmaklık ardında kalan mevsimleri yaşamamak, aileye duyulan özlemi duymamak, parasızlığın verdiği güçsüzlüğü hissetmemek elde değildir. Zira koğuşun her karesini, şıngırdayan çay kaşığının sesini, pişirilen yemeğin kokusunu, elden ele dolaşan sigaranın dumanını her sayfa geçişinde yaşatmıştır Orhan Kemal. Eseri bu kadar önemli kılan da satır aralarına gizlenmiş duygulardır.
“Sahi dillerden düşmeyen insanlık aslında nerede?”

Yanı sıra eserde göze çarpan bir diğer husus, koğuşta dahi açıkça hissedilen sınıf ayrılığıdır. Kaptan’a duyulan saygı, mahkûmların mahkûm olmadan önceki yaşantılarını sık sık dile getirip kendilerine saygı gösterilmesini isteme çabaları bunlardan birkaçıdır. Oyunun temelinde ise bu sınıf ayrılığı ve kendini ispatlamaya çalışan mahkûmların Kaptan’a karşı oyunları vardır. Ancak koğuştaki diğer mahkûmların -belki de en kötü suçları işleyen mahkûmların- Kaptan’a olan bağlılığı ve içlerinde var olan insanlık sayesinde bu oyunlar bozulmuştur. Kaptan, dönen dolapları bilmese de onu seven mahkûmlar oyunu bozmayı kendilerine borç bilmişlerdir.
Eseri okuduktan sonra istemsizce kendinizi sorguladığınızı fark edeceksiniz. Çevrenize baktığınızda ise sorulacak tek bir soru kalacak geriye. Sahi dillerden düşmeyen insanlık aslında nerede?
Not: 72. Koğuş, Orhan Kemal tarafından 1952 yılında kaleme alınır. Sahnelenmiş beş oyunundan birisidir. 1967 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu’nda, İstanbul Şehir ve Mithat Paşa Tiyatrolarında sahnelenir. 2007-2008 sezonunda Sivas Devlet Tiyatrosu’nda oynanır. 2009-2010 sezonunda Sadri Alışık Tiyatrosu’nda seyirciyle tekrar buluşur. 2010’da dünya turnesine de çıkar.